![]() |
||||
Canlı Bitkilerden ölü Kömür Madenleri 114/8
Ala s.; 1. Yüce Rabbinin adını tespih et. 2. O, yaratıp şekillendiren, ahenk veren ve düzene koyandır. 3. O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir. 4,5. O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çerçöpe çevirendir. Allah’a şükretmek için kulların sebepleri saymakla bitmez. Evren insanın iki cihan seadetini kazanması için bir aracıdır ve Allah c, bu aracıyı ona mükemmel bir hizmetçi yapmıştır. Özellikle Kur’anı kerimin Mekke döneminde Nazil olan ayetleri Evrende ki nizam ve Yasalar bir başka tabirle Sünnetüllah üzerinde çok durmaktadır. Bu bağlamda zamanımızda keşfedilen birçok yeniliğin izlerine bu ayetlerde açıkça rastlamak mümkündür. Bütün bu nimetlere karşı Yüce yaratıcımıza şükretmenin iki ipucu Ala suresinde verilmektedir ki onlar; Rukuda söylediğimiz, Sübhanerabbiyel azim ve Secde de söylediğimiz Sübhanerabbiyel ala’dır. Evrende canlı hayatın devamı, başlangıcı ve bitişi İnsan ömrünün ve hayatının da çok canlı örnekleridir. Bu durum birçok ayette anlatılır; Kehf; 45. Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir. Evet, çerçöpe döner ama s0nra yeni bir Yağmur, Yeni bir Baharla beraber Rüzgârların savurduğu tohumlar yeniden biterek yepyeni bir hayatı daha başlatırlar.Tohumlar yeni bir yerde yeni bir Nebat olarak yükselirken Kütükleride ayrı bir hizmet için sıradalardır. İşte zamanımız Teknolojisinin Aynen Tekerlek gibi Lokomotifi olan Madenlerde böyle Kütüklerden olmadır. 4,5. O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çerçöpe çevirendir. O kararan bitkiler, eski çağların Balta girmemiş devasa Ormanlarının yeraltında kalan blok blok Kütükleri insanlığa hizmet için yeni bir şekil alarak ve simsiyah, pırıl pırıl bir şekilde Kazmanın ucundadırlar. İçerisinde ki bir ayette; En’am s.59. Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dahilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın. Buyrulan daha da ötesi olarak ta ayrı bir ayetinde; Kehf; 109. De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” Şeklinde ifade edilen Kur’anı Kerimin İlk indiği yıllarda Rasülüllah efendimiz, unuturum ve Tebliğde hata ederim korkusuyla Hz Cebrail’in her dediğini durmadan tekrarlıyordu ve ezberliyordu. Dünyanın ilk ve en büyük, en zeki Hafızı olan Rasülüllah efendimizin bu hareketi ve davranışı için Ala suresinde şöyle buyruluyor; 6. Sana Kur’an’ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın. 7. Ancak Allah’ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de. 8. Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz. İşte asla unutulmadan, bir harfi bile değişmeden ve Tahrifata uğramadan ayniyle bize ulaşan Kur’anı kerimden daha çok öğreneceklerimiz var. Öyle öğreneceklerimiz var ki Maden Kömürüyle başlayıp Işınlanmayla bitmeden bilmediğimiz ve bilmeye öğrenmeye bile insanlık tarihinin yetmeyeceği kadar çok şeyler var o Okyanuslar dolusu Mürekkebin yazmakta aciz ve yetersiz kalacağı yüce kitabımızda. |
![]() |