![]() |
||||
“Önce kullarımın içine karış Sonra Cennetime gir”114/10
Allah’ın selamı üzerimize olsun! Biz Müslümanlar Kur’anı kerimi ne kadar tanıyoruz? Bunun kendi nefsimizde ve ya aramızda bir muhasebesini yapalım. Bu gün yeryüzünde el değmedik tek ilahi kaynaklı metin sadece Kur’an’dır. Tevrat ve İncil’den oluşan ve Eski ahit- Yeni ahit olarak iki bölüm halinde piyasa da gördüğümüz Mukaddes Kitaba bir bakalım; Tevrat m.ö 2000 yıllarında Hz Musa’ya vahyedilmiştir. Yahudilerin Milli İlah ve Irk Dini Projeleri neticesinde şu anda ki Tevrat aslı ile tanınamayacak kadar farklıdır. Zira onlar Siyonist emellerine hizmet etmeyecek tüm ayetleri ayıklamışlar ve “üstün ırk” safsatasıyla Eski ahit’i tahrif etmişlerdir. İncil/Yeni ahit ise Hz İsa’dan yaklaşık yüz sene sonra ikisi Hz İsa’yı bile görmemiş olan, ikisi Havari dört Aziz tarafından birer Hatırat şeklinde yazılmıştır. Bu dört zat Hz İsa’dan gördüklerini ve duyduklarını anlatarak dört İncil meydana getirmişlerdir. Buna rağmen bu iki Kitapta en azından dörtte üçlük bölümüyle Aslına uygun Mesajlar bulunmaktadır. Bu bakımdan, Tevrat Şeriat kuralları, İncil ise Müminleri eğitmek ve vaaz veçhesiyle öne çıkmaktadır. Konuyu uzatmayalım. Biz Müslümanlar Amentümüzde Allahın kitaplarına yani Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’ana şeksiz şüphesiz inanırız ve en ufak bir şüphe, küfre düşürür. Tabi ki bu Kitaplar Allah’ın Peygamberlerine vahyettiği kitaplar olmak kaydıyla. Bir de Kur’an en son İlahi Mesaj olarak eski kitapların yeniçağlara uygun yerlerini zaten son kitabına almış ve tebliğ ettirmiştir. İşte Allahın Kur’anda tanıttığı Tevrat ver İncil; Maide, 44. Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir. 46. O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik. Kur’anı kerim ise, tam 23 senede ayet ayet ve sure sure nazil olmuş her inen ayet anında Hafızlar tarafında ezberlenmiş ve çeşitli araçlara kaydedilmiştir. Bu Hafızların en zekisi olan Peygamberimiz ayeti adeta Cebrail a.s ın ağzından kaparcasına alıyor ve Tebliğde bir eksiklik olmaması için derhal ezberliyordu. Bu acelesi Allah c tarafından şöyle anlatılmaktadır Kıyamet suresinde ki ayetlerde; 16. (Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. 17. Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir. 18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy. 19. Sonra onu açıklamak da bize aittir. Kur’anı Allahtan aldığı gibi, ne bir eksik ne bir fazla tebliğ etmekle vazifeli olan Peygamber efendimize şöyle bir emir ve uyarı vardı zira iç,nde; Maide, 67. Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. Allah teala, Fecr suresinde m.s. 600 yıllarında yaşayan ve yeryüzünde dolaşarak geçmiş Milletlerin, Peygamberlerin ve Kavimlerinin izleriyle dolu olan mekanları sık sık gören Ortadoğululara ve tüm insanlara bakın ne buyuruyor; 6,7,8,9,10. (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Ad’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi? 11,12. Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi. O zamanın Ortadoğulusu, Ticaret Kervanlarıyla Yemene varınca İrem bağlarını, Şama giderken Kayalardan Şehirler kuran Semut kavminin eserlerini, Filistin’e varınca Taş yağdırılarak helak edilen Livata hastalığı müptelası Lut kavminin hala çukur olan Sodom ve Gomoresini ve Mısıra varınca da Fir’avnın “Kazıklarını” yani hala esrarı çözülememiş Piramitleri temaşa ediyorlardı. Zamanın çok daha kısaldığı devrimizde Milyonlarca insan her yıl bu mekânlara akın ederek Allahın bu ihtarına istemeyerekte olsa cevap veriyorlar ama acaba ders alabiliyorlar mı? Ama bütün bu ihtarlara rağmen Mekke ve civarı Müşrikleri Hidayete yanaşmıyorlar ve Peygamberimize; “babalarımızın dini olan puta tapmak daha iyidir, dinimize karışma” diyorlardı. Hal bu ki İslam; kendisiyle, komşusuyla, çevresiyle ve Diniyle barışık olan ve iki cihanda da Mutluluğu hak eden bir İnsanlık Camiası hedeflemektedir. Allah c, Tarihin bir özetini hatırlatarak bu hedefe kilitlenen insanlara buyuruyor ki; 27. “Ey huzur içinde olan nefis!” 28. “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” 29. “(İyi) kullarımın arasına gir.” 30. “Cennetime gir.” Mükremin KIZILCA 24-02-2010 |
![]() |